X Uygarlığı
Bu
konferansın düzenleyicileri bu konuyu konuşmak için
daha güzel bir yer bulamazlardı; çünkü Ukrayna uygarlıklar
arası bir sınır ülkesidir. İnsanlık
tarihinin büyük kişileri burada cesaret ve talihlerini
dua ve kılıçla denediler. Vikinglerce kurulan,
Slavlarca iskan edilen, Bizansça vaftiz edilen kavaklar ve
leylaklarla süslü Kiev, İgorun Alay Destanının
hoşgörülü şehri. Bu eski epik şiirde Ortodoks
Hıristiyan Slavlarla Türk atlılarının savaşı
anlatılır. Kahramanı Prens İgor, bir Türk
kumandanın kızıyla evlenir, çünkü kültürler
arasında ölümcül düşmanlıklar için bir sebep
yoktur. Rudyard Kipling bundan şu az bilinen dizesinde sözeder:
İnsanlar buluştuğunda ne Doğu vardır,
ne Batı.
Kestane
korularının böldüğü tarih kokan stepleriniz
Almanlar, Türkler ve Slavlar için tercih edilen savaş
meydanı oldu; Yeniçeriler, Kazaklar ve Hussarlar (paralı
Alman askerleri ç.n.) aşırı erkek enerjilerini
birbirleriyle çarpışarak heba ettiler ve uygarlıkların
kavga için bir nedenleri olmadığını gösterdiler.
Ortodoks Hıristiyanlar, Roma Katolikleri ve Müslümanların
kendi ülkeleri vardı ve oradan çıkmadılar, savaşçılar
ise düşmanlarını takdir ettiler ve barış
zamanı birbirlerine asaletlerini gösterdiler.
Yüzeysel
bir bakışla Uygarlıklar Savaşı kavramı
Haçlılardan beri siyasi meseleler içine sokuldu. Kavga
ideolojik olarak takdim edildi, ister komünizmle kapitalizm
arasında Soğuk Savaş, ister emperyalizm ile özgürlük
arasında sömürge savaşları olsun. Amerikan
siyaset bilimcileri bu Neo-Darwinist ve ırkçı Uygarlıklar
Savaşı kavramını pratik nedenlerle hortlattılar:
Amerikanın Dünya ile savaşını açıklayacaklar
ve teşvik edeceklerdi. Düşmanlar uygar
terimlerle sunuldu: Eski (bağımsız
demek) Avrupa, Dar ül-İslam, Çin. Eğer bunlar düşmanlarsa
dostlar kimler? Huntingtonlar ve Strausslar, Perleler
ve Wurmserler, Feithler ve Ricelardan oluşun
bizim uygarlık ne peki? Herneyse, bu X Uygarlığı
hem Doğu hem Batı Avrupalılarca, Fransızlarca
ve Ukraynalılarca, Almanlarca ve Yunanlılarca, Çinlilerce
ve Zulularca aynı şekilde reddedildi.
Şu
X Uygarlığının özelliklerine bir bakalım:
-
Mekandan bağımsızdır, sınır bilmez
ve Iraktan Çine, Rusyadan Nikaraguaya dek saldırmaya
ve yutmaya hazırdır. Doğal bir ülkesi yoktur ve
sınırsızca genişleyebilir. Nerede köle
yapacak insan, bombalayacak ev, sökecek ağaç varsa oraya
gelmeye hazırdır.
-
Ana işi tefeciliktir. Ülkelere imkansız koşullarla
krediler verir ve onları yıkar.
-
İnsan dayanışmasını ve kardeşliğini
totaliterlik olarak niteler.
-
Ruhu reddeder ve ona fanatizm ve köktendincilik der
-
Havarilerin Hıristiyanlığından da İslamdan
da eşit nefret eder; ama Hıristiyanları Müslümanlara
ve Müslümanları Hıristiyanlara saldırtmaya bayılır.
-
Yahudi Devletine kendini adamıştır. Sadece
JINSA (Jewish Institute for National Security Affairs Yahudi
Milli Güvenlik İşleri Enstitüsü, ABDdedir) güruhu
etnik nedenlerle İsraile sadık değildir.
Amerikan Milli Güvenlik Danışmanı Condoleeza
Ricea göre İsrailin güvenliği dünya güvenliğinin
anahtarıdır. Rice kendisinin İsraile derinden
yakınlık duyduğunu da ekler.
-
Uyuşturucu işiyle uğraşır. Her girdiği
yer, eroin vatanına döner. Londradan the Independent
gazetesi Bağdat için yazıyor ki: Hiç eroin görmemiş
bu şehir, şimdi narkotiklere boğuldu. Amerikalıların
gittiği heryerde, narkotiklerin ortaya çıkışı
alışılmamış birşey değil.
Taliban bile Afganistanı başarıyla uyuşturucudan
temizlemişti ama ABD güçleri kontrolü aldığından
beri Afganistan en büyük eroin üreticisine dönüştü.
Bazı raporlara göre uyuşturucu silah ticareti CIA
gözetiminde yapılıyor ve böylece onun dünya çapındaki
gizli operasyonları finanse ediliyor.
-
İntikamı çok sever. Afganistana saldırı
11 Eylül 2001in intikamı olarak ilan edilmiştir.
-
Tam uşak ruhludur, yani asilin tersi manasında.
Iraka BM tarafından tamamen silahsızlandırılıncaya
dek saldırmaya cesaret edemedi.
-
Sanatı yoktur. Dördüncü binyılın arkeologları
onun Venüs heykelini boşuna arayacak. Guggenheim müzesinin
paslı demir Amerikan a.k.a. opus 5327 Venüsü sadece
bir paslı demir yığını. Muhteşem
tapınakları yok, gözalıcı mimarisi yok, eğer
tanrılar bir gün onun şehirlerine kükürt ateşi
ve taş yağdırırsa eksikliği çekilecek
birşeyi yok.
-
Paranoyak bir korkuyla doludur. Amerikanın silahlara dünyanın
geri kalanından on kat fazla harcaması da yetmez.
Herkesin silahsızlanmasını istiyorlar. Irak savaşını
onu silahsızlandırmak için çıkardılar.
Şimdi İranı, Suriyeyi, Koreyi silahsızlandırmak
istiyorlar; sıra Ukrayna
ve Rusyaya da gelecek.
-
Silahlardan korku sadece dışa yönelik değildir:
X Uygarlığının teşvikçileri Amerikan
halkını da silahsızlandırmak istiyorlar.
Bunun için Wacoda kitle katliamı yaptılar (Waco,
Texas: David Koreshin 90 küsur müridiyle FBIla çatışırken
öldüğü olaylar ç.n.) ve Oklahomadaki bombalamayı
teşvik ettiler (Oklahoma City: Federal Hükümet Binasına
konan bomba ile 300 küsur kişi ölmüştü ç.n.).
-
Emeği ve emekçiyi hor görür. Amerikan sineması, ki
X Uygarlığının tek yarı sanatsal
faaliyetidir, milyonerleri ve orospuları, kumarbazları
ve borsacıları, serserileri ve gangsterleri göklere
çıkarır, ama beyazperdedeki son emekçi savaş öncesi
Gazap Üzümlerindedir.
-
Zenginleri sever. Zenginlerin erdemli olduğuna inanır,
çünkü onlar zenginlikle taltif edilmişlerdir; öte
yandan fakirler kötüdür, çünkü onlar fakirdir.
Bu
psikolojik portreyle Ukraynalılar aslında tanıyorlar.
Evet dünyanın geri kalanıyla savaş halindeki X
Uygarlığı aslında o tanıdık Ortaçağ
Ukraynalı Yahudisidir, tefecidir, vergi toplayıcısıdır
ve içki satıcısıdır; onun milyonla çarpılmış
şekli. Cesameti tanımamızı güçleştiriyor,
çünkü fil büyüklüğünde bir keneyi tanımak kolay
değil.
Yüzyıllar
önce, bu figür sizin steplerinizde hüküm sürüyordu.
Fransadan ve İspanyadan atıldıktan sonra göçebe
Yahudiler Ukraynada yerleştiler, ürkek yerli
Yahudilerle karıştılar ve kısa süre sonra
Polonyalı feodal lordlarla Ukrayna köylüsü arasında
stratejik bir mevki edindiler. Lordlara ve köylülere faizle
para verdiler, alkol sattılar, feodal mülkleri yönettiler,
ve sonunda iktidarın nihai kaynağı oldular.
Yahudiler kiliseyle kavga ettiler, çünkü kilise onların
serbest faiz ve alkol ticaretine karşıydı. Bugünlere
dek, Yahudi dilinin kabala (hesap) kelimesi, Ukrayna dilinde
borcu karşılığı köle düşmek
anlamında kullanıldı.
X
Uygarlığı ise votka yerine eroin verir, iki ruble
değil milyarlarla Dolar borç verir, köylünün mütevazi
geçimini değil milletlerin zenginliğini sömürür,
mujik baltasından değil nükleer silahlardan korkar,
ama aynı fikirler ve metodların birleşimidir. Kısaca
X Uygarlığı Yahudi zihniyetinin Anglo-Amerikan gövdeye
nakledilmiş tehlikeli ve saldırgan bir mutasyonudur.
Huntington aslında bir noktaya dek haklıdır.
Uygarlıklar Savaşı kaçınılmazdır;
ama bu Hıristiyanlıkla İslam arasında değil,
Hıristiyanlar ve Müslümanların Neo-Yahudilere karşı
savaşı olacaktır.
Ne
tuhaf ve ürkütücü düşünceler diyeceksiniz. Oysa bu düşünceyi
birçok Yahudi de paylaşıyor, örneğin ünlü
Yahudi düşünür ve eski Oxford hahamı, birçok kitabın
yazarı ve TV ekranlarının tanıdık kişisi
Haham Shmuel Boteach. Kendisi en yabancı düşmanı
ve ırkçı Yahudi hareketi Khabbadın başkanıdır.
O da geleneksel Yahudi faaliyetleri ile hakim ABD paradigması
arasında benzerlik hatta aynılık teşhis eder.
Onunla aynı fikirdeyim, gerçi vardığımız
sonuçlar taban tabana zıt olsa da. Haham Boteach The
Jerusalem Post gazetesinde diyor ki: Amerika ve Yahudiler
birleşerek dünyayı fethedecek. Ama bu orduların
değil, fikirlerin fethi olacak. Ve dünyayı bıraktıklarında
emin olun ki, eski halinden çok daha iyi durumda olacak.
Evet
fikirlerin bir fethi, ama Tomahawklarca destekleniyor. Bu
fikirler dünyayı düzeltecek, Yahudi fıkrasındaki
çevrilmiş ve düzeltilmiş Shakespeare karakteri
gibi (1). Geri
verme konusuna gelince; bunu Filistinlilere anlatın.
Bu
fikirler Yahudi geleneğinin en kötü parçasıdır,
çünkü bu fikirler Ukraynada denendi ve şimdi de
Filistinde deneniyor. Bu fikirler kaç genç Filistinliyi
(intihar bombacıları) katlanılmaz
bir Yahudi hakimiyeti altında yaşamaktansa intihar
etmeye yöneltti. Bu eski Yahudi fikirleri Leo Straussça
modernize edildi, JINSA ekibinin arkasındaki beyin odur.
Pfaff bunları bir cümlede toplar: Görünüşte
gizli olan gerçek şu ki, çıkarcılık işe
yarıyor; yanlışları cezalandıran bir
Tanrı yok; daha kısaca onların gücü Tanrının
aslında olmadığı gizli bilgisine dayanıyor.
Bu
yeni bir gözlem değildir. Peygamberler de hayrı ödüllendiren
ve şerri cezalandıran bir Tanrı yokmuş gibi
davranan Yahudilerden şikayet etmişlerdir. Ve Tanrı
misakını İsa yoluyla Gentilelere (Yahudi
olmayanlara) de açmış olduğundan, Yahudilerden
artık kendilerini, başka milletlerden doğru Hıristiyanlarla
birlikte Tanrının övdüğü İsraile
ait görmeyenler, artık İsraile ait ve Tanrının
misakında yeralmış değillerdir. Basit
kelimelerle, o Gentileleri red ile Yahudiler Tanrıya
isyan etti.
Şimdi
bu isyancılar ABD nükleer arsenaline kumanda ediyorlar.
Pfaff, Straussun öndegelen şakirtlerini sayar: Savunma
Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Pentagon Özel
Planlama Dairesinden Abram Shulsky, Pentagon Danışma
Kurulundan Richard Perle, Milli Güvenlik Kurulundan
Elliott Abrams. Bu adamların elinde tüm insanlığı
silecek kadar, ya da Straussun nihai düşünü, modern dünyada
Yahudi elit hakimiyetini gerçekleştirecek kadar bomba var.
Ama bu korkunç düşünce bir umut
ışığını da içinde saklıyor,
çünkü Amerikalıların %95i bu Neo-Yahudi gruba
dahil değil. Beklendiği gibi Müslümanlarla savaşmak
ve Neo-Yahudileri desteklemek yerine, Amerikalılar Ukrayna
kitabından bir yaprak ödünç alabilirler.
Ukraynada
Yahudi hakimiyeti 1648de, Hıristiyan Ukraynalılar
ve Müslüman Tatarlar Polonyalı asilzade Bohdan
Chmielnicki liderliğinde Rus kuvvetleriyle bir İntifadada
birleşip Ukraynayı kurtarınca, ortadan kalktı.
(Yüzyıllarca Ukraynalılar masum Yahudilerin katliamcıları
olarak damgalandı, ta ki çağdaş İngiliz
Yahudi araştırmacı Jonathan Israel ortada bir
katliam olmadığını gösterene dek; oysa bu iç
savaştan Yahudiler de herkes kadar çekmişti.)
1648de
Yahudi ideallerinin yenilgisi herkes için iyi oldu, Yahudiler için
de. Yahudiler küstahlıklarını bıraktılar
ve komşularına saygı duydular. İmtiyazlı
konumlarını kaybettiler ve daha iyi insanlar oldular.
Binlerce Yahudi, Jacob Frankın takipçileri, kiliseye
kabul edildiler ve normal Ukraynalılar ve Polonyalılar
oldular. Diğerleri Beshti takip ederek yeni bir Hassidik
hareket başlattılar ve bununla birçok Hıristiyan
fikriyatını benimsediler.
Dün
Umana gittim, 18. yüzyıldan kalma manzaralı Kont
Potocki parkıyla sevimli ve eski bir kasaba; dünyanın
harikalarından biri. Burada genç Ukraynalı güzeller
tehlikeli derecede kısacık mini etekleriyle yeni açan
kestane çiçeklerinin altında geziniyorlar. Burada Haham
Nachmanın mezarını ziyaret ettim, çünkü
Napolyonun çağdaşı bu Yahudi filozof aziz
benim atalarımın da yol göstericisiydi, ve o hala her
yerden binlerce Yahudi tarafından saygı görüyor. O
Ukrayna halk hayatı tarafından çok etkilenmişti
ve kendi halkını Ukraynalılarla tek bir kilisede
birleştirmenin düşünü kurmuştu. İsaya
manevi yakınlık duyuyor ve onun şu sözlerini
tekrarlıyordu: Ben Şeriatı tamamlamaya geldim,
görünüşte onu çiğnese de. Kutsal Topraklara (Filistin
ç.n.) bir Hac yolculuğu yaptı alma Ukraynaya dönmeyi
tercih etti. Onun mistik öğretileri Ukrayna Ortodoksluğunun
isyancı Yahudi ruhu üzerindeki bereketli etkisinin en iyi
delillerindendir. Böylece Yahudi ruhunun eski kurumuş çınarı
muzaffer İntifadadan sonra tekrar Ukraynada hayat
buldu.
Aynı
şekilde New Yorkun stratejik mega-tefecisi ve ortağı
Tel Aviv kasabı bir dünya İntifadasıyla
yenilecek ve bu da Uygarlıklar Savaşının
sonu olacaktır.
*
Bu konuşma, 23 Mayıs 2003te, Ukrayna/Kievde
Uygarlıklar Diyalogu: Globalizmin Çelişkileri adlı
uluslararası konferansta yapılmıştır.
Konferansta yazarımız İ. Shamir Ukrayna Devlet
Bilimler Akademisine üye seçilmiştir.
1)
İ. Shamir Shakespearein Venedik Taciri adlı
oyundan söz ediyor.
Kaynak:
http://groups.yahoo.com/group/shamireaders/message/91
|